Bulaşıcı olmayan ancak kronik bir rahatsızlık olan sedef insan bedeninde açık pembe veya kırmızı papüller olarak kendini gösteren bir hastalıktır.
Fitoterapist Dr. Mehmet İlteber Bahadır, sedef hastalığını tanımlarken birden fazla faktörün bir araya gelerek olumsuz bir şekilde kendini gösterdiği bulaşıcı olmayan kronik bir cilt hastalığı olarak tarif ediyor.
Yine Dr. İlteber Bahadır, sedef hastalığının hafife alınmaması gereken, sonuçlarının bedenen ve ruhen bireyleri ve yakınlarını sarsabilecek ölçekte bir hastalık olduğunun altını çiziyor.
Dr. İlteber Bahadır, sedef hastalığının sadece cildi ve psikolojiyi etkilemediğini aynı zamanda eklemleri de etkileyebildiğini, tıpta buna psoriatik artrit ismi verildiğini ve neredeyse her 100 sedef hastasından 30-40’ında karşılaşılabildiğine dikkat çekiyor.
Ülkemizdeki ve dünyadaki birçok dermatoloji uzmanı hastalığın ortaya çıkış sebebi hakkında kesin konuşamamaktadır ve bu yönüyle sedef hastalığı bünyesinde birçok soru işareti barındırmaktadır. Ancak bu soru işaretlerine rağmen sedef hastalığının gelişiminde başta genetik yatkınlık, bağışıklık sisteminin bozulması, sinir ve endokrin sistemlerindeki problemler hiç te hafife alınmayacak bir rol üstlenmektedirler. Dr. İlteber Bahadır bu faktörlerin yanında sigara, alkol ve toksik maddelerin, psiko-duygusal sorunların ve kronik enfeksiyonların da bu faktörler içinde gözden kaçırılmamasını önemle vurguluyor.
Sedef hastalığı her yaşta ortaya çıkabilir, ancak çoğunlukla ilk görülme sıklığı 15-25 yaşları arasında olmaktadır. Bu yaş aralığı sedef hastalığına yakalananlar içinde üçte bire ulaşmaktadır. Erkekler ve kadınlar arasında yakalanma oranında farklılık yoktur
Erkekler ve kadınlar aynı sıklıkta hastalıktan muzdariptir. Hastalıkta lezyonlar kişiden kişiye değişiklikler gösterirken geçirilen evreye göre yoğunlukta değişkenlik oluşmaktadır.
Türkiye’nin ilk fitoterapistlerinden olan Dr.Mehmet İlteber Bahadır sedef hastalığını şu şekilde anlatıyor:
“Sedef hastalığı vücudun farklı yerlerinde ortaya çıksa bile lokasyonları tipik karakterdedir. Özellikle dizler, dirsekler, sakrum denilen omurganın alt kısmında bulunan büyük, üçgen şekilli kemik bölgesinin bulunduğu bölgede ve alt sırt bölgesinde kendisini göstermektedir. Ayrıca diğer görülme yerleri kafa derisi, avuç içi bölgesi olarak öne çıkmaktadır. Ancak bazen hastalık buralarla sınırlı kalmayıp vücudun tamamında etkili olabilmektedir. Lezyonların oluştuğu bölgelerde cilt pullarla kaplanarak pürüzlü bir durum alabilir. Mesela avuç içinde meydana geldiğinde cildin kabalaştığı, çatladığı ve pul pul döküldüğü çok rahatlıkla izlenebilir.”
Sonuç olarak sedef hastalığı sadece kadınların, erkeklerin, yaşlıların, gençlerin ya da herhangi bir ülkenin hastalığı değil, tüm dünyanın derdidir. Bu hastalık herhangi bir sebeple bir anda size eşlik edebilir. O halde sedef hastalığının farkında olmak ve insanların da farkında olmasına yardımcı olmak her insanın vazifesi olmalıdır. Unutmayalım insan yaşadıkça hayatın ve sağlığın kıymetinin ne kadar paha biçilemez olduğunu anlayacaktır.